5 Ağustos 2012 Pazar

Sabır

,


                Olumlu veya olumsuz, anlamları uzun uzun tartışılabilecek bir konudur sabır. Dünya halkı sabırsız artık. Hem tahammül sınırımız oldukça düşük, hem de beklemek istemiyoruz.
                Beklemek… Ne kadar da sıkıcı bir eylem. Bir an önce olup bitmesini istediğimiz şeyler için beklerken, kendi içimizi kemirdiğimiz zamanlar yaralar ruhumuzu. O bir anda geçip giden zaman beklerken acımasızlaşır, geçmez, gitmez. Zamanın göreceliliğini zorla kabullenirsiniz.
                Peki ya tahammül sınırlarımız? Kimse kimseye karşı sabırlı olamıyor. Alışveriş merkezinin otoparkında bile, birbirlerini parçalamak üzereler insanlar. Gezip eğlenmeye gittiğimiz yerlerde bile, bu derece negatif elektrik yüklü olacaksak nasıl sakinleşeceğiz? Yavaş yavaş boğuluyoruz kalabalıkta. Yorgunluk ve yüksek ses dalgaları yıprattı sakin zihinlerimizi.
                Bir de sabrediyor olmanın yarattığı sabırsızlık var ki, en fenası. Şu ünlü Matruşka bebekleri gibi bu konu. Meşguliyetin, yorgunluğun ve beklemekten sıkılmanın yarattığı gönül yorgunluğu, kimseyle paylaşılmaması gerekecek kadar fena. İnsanın iç organlarını eriten bir zehir gibi.
                Sabrımın zorlandığını hissettiğimde kendine çözüm üretemeyen biri olarak, çözümü nedir bilmiyorum. Elimde bir sihirli değnek olsa, anında sonuç alabilmek için kullanırdım. Stressiz bir hayat, güzel geçen bir gecenin uykusu gibi.
                Sihirli bir değneğimiz olsa…




0 yorum to “Sabır”

Yorum Gönder

 

Kağıttan Bardak Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates