Bu şehrin halkı bilir yolda oyalanmayı. Hepimizin kulağında bir müzik çalar, elimizde bir kitap. Vakit yolda geçiyor, bilmeyen anlamaz ne kadar da sıkıcı olduğunu.
Çözüm yollarından bahsediliyor. “Bakın biz bunu yaptık” diye reklam yapıyor sürekli belediyemiz. Reklamlarını gördükçe şen bir kahkaha kopuyor içimde. 1 saatlik ders için, 4 saat yol gidip geldiğimi biliyor mu acaba belediye? Bozuk olan yollarda, zaten çılgınca dolu olan otobüslerde ite kaka yolculuk yapmak ister mi acaba yetkililer? Hiç sanmıyorum.
Metrobüs… İstanbul halkına kolaylık olsun diye yapılmış bir rezalet sürüsü. Öyle ilkel ki üstelik… Raylı sistem kurmak yerine mevcut araç yolunu daraltıp, araya da bir bant çekip bildiğimiz belediye otobüsünü koydular önümüze. Projeyi ilk duyduğumda dalga geçtiklerini düşünmüştüm ancak hayır, gerçekten de yıllardır tanıyıp bildiğimiz otobüsler bunlar. Trafikten bağımsız olduğuna inananlar varsa da, bilsinler ki o metrobüs bir kez durdu mu inip yürüyemezsiniz bile çoğu durakta. Sardalya gibi durursunuz olduğunuz yerde. Tutunmadan ayakta durabilmenin sebebi, düzgün yollarda yapılan rahat yolculuklar değil de düşecek kadar bile boş yerin olmamasıdır. İnsana insan gibi davranılmayan bir şehir burası tüm güzelliklerine rağmen.
Hafta sonu herkes kendini sokaklara atıyor. Tüm haftanın bunaltıcı havasını içinden atıp derin bir nefes almak istiyor insan. Ama hayır, önce trafikte delirmeniz gerekli. Öyle istediğiniz yere bir anda varmanız için geceyi beklemeniz lazım. Şehrin uyuyup sokakların boşaldığı saati yani. Bir de tatilcilerin şehri terk etmesi ile boşalan yollar var tabii yaz boyunca. Tatile gidememiş olmanın ödülü olduğunu düşünüyorum.
Bitmek tükenmek bilmeyen çilesinin yanında, alıştığımız bir döngü de var sanırım İstanbul’da. Kalabalık otobüslerin içinde köprüden geçerken, kalabalık sebebiyle köprü görülemese de bir mutluluk kaplar insanın içini.
Dünyanın hangi yerinde okula ya da işe gitmek için kıta değiştirir insanlar? Güzel değil mi? Evet güzel.
Postagens populares
-
Kendimi boşluğa bırakmam gerekse, ardımda beni tutacak birinin bulunduğu hissettiğim anlar hayatımın en lezzetli dakikaları oluyor....
-
Çocukluğunu 90’lı yılların başında yaşamış olanlar için çok özel günlerdi ilkokul yılları. Her şeyin kolayca elde edilebildiği yıllar...
-
Çocukluğunu 90’lı yılların başında yaşamış olanlar için çok özel günlerdi ilkokul yılları. Her şeyin kolayca elde edilebil...
-
Bahsettiğim Pazar, semt pazarı değil tabii ki. Son tatil günü. Ertesi günün pazartesi olduğunu belirten, tatil olmasına rağmen insanın...
-
Ocak ayının ilk günlerinde aldığım bir mailde Biscolata'nın bana bir sürpriz yapmak istediğini öğrendim. Adres paylaşımı vs derke...
-
Sanıyorum ki birçok kişi bu aralar "Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?" sorusunu soruyordur kendi kendine. Kafalarımızın içi ne ara bu k...
-
Şu yaz sıcaklarında, henüz üniversiteler de tatildeyken boş vakitlerde yapılabilecek en mantıklı şey televizyon izlemek. ...
-
Akşamları, vaktini televizyon izleyerek geçirenlerin elbet gözüne çarpmıştır “Şanslı Masa” adlı program. İzlediğimde zaman zaman gülsem de,...
-
Olumlu veya olumsuz, anlamları uzun uzun tartışılabilecek bir konudur sabır. Dünya halkı sabırsız artık. Hem tah...
-
Tam da 4. yılımızı kutlamak için planlar yaptığımız günlerde gözüme eskiden yazdığım bir yazı çarptı. Değişen tek şey geçen zaman olmuş, ne...
Seguidores
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)